Yapılan araştırmalara göre diyabetli hastalarda kanserin görülme sıklığı diyabetik olmayanlara göre daha yüksektir. Diyabet yani şeker hastalığı özellikle meme, kolon, pankreas, karaciğer ve rahim kanseri riskinin artmasına sebep oluyor. Diyabetik hastalarda kanserin yüksek görülmesinin başlıca nedenleri yaş, cinsiyet, obezite, sigara, diyet, fiziksel inaktivite ve alkol tüketimi gibi ortak risk faktörlerin her iki hastalık grubunda bulunmasıdır. Hiperglisemi (şeker yüksekliği), insulin-benzeri büyüme faktörleri ve insulin direnci-hiperinsulinemi kanser ve diyabet arasındaki ilişkiyi gösteren en önemli biyolojik mekanizmalardır.
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Tıbbi Onkoloji bölümünden, Doç. Dr. Yakup Bozkaya "Diyabet hastalığının kanser hastalığına ilişkisi" konusunda bilinmesi gerekenleri cevapladı.
Diyabet en çok hangi kanserlerin riskini artırmaktadır?
Diyabetik hastalarda çok sayıda kanserde risk artmaktadır. Bunların başında karaciğer, pankreas-safra yolları-safra kesesi, rahim, kolon ve rektum, meme, böbrek, mesane ve lenf kanserleri (non-hodgkin lenfoma) gelmektedir. Tam tersine prostat kanseri diyabetik hastalarda riski azalmaktadır. Bunun olası nedeni diyabetik kişilerde testosteron düzeyinin düşük olmasıdır.
Nelere dikkat etmek gerekir?
Kanser ve diyabet için ortak olarak görülen risk faktörlerini ortadan kaldırmak gerekir. Bunun için sigaranın ve alkolün bırakılması, düzenli egzersiz yapılması ve sağlıklı beslenme çok önemlidir. Besin olarak tam tahıldan zengin, yağ oranı az proteinli gıdalar ve bol sebze meyve tüketilmesi gereklidir. İşlenmiş et ve benzeri ürünler, yüksek kalorili ve şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır.
Diyabetik kişilerde dikkatler diyabet tedavi ve ilişkili problemlere yoğunlaştığından kanser taraması dikkatten kaçabilmektedir. Normal sağlıklı bireyler gibi diyabetik kişilerde kanser taramasını yapmalıdır. Çünkü erken evrelerde tespit edilen tümör de hastalığı tamamen tedavi etme şansı artar. Bu nedenle diyabetik bir hastanın 50 yaşından itibaren kolon kanseri taraması için kolonoskopi yaptırması ayrıca kadın hastalarda meme kanseri taraması için mamografi ve rahim ağzı kanseri taraması için pap-smear testi yaptırması önerilir. Pankreas kanseri ve diyabet ilişkisi net bilindiğinden, ailesel diyabet öyküsü olmayan ileri yaş başlangıçlı diyabetik bir hastada pankreas kanseri taraması yapmak gerekir.
Çeşitli gözlemsel ve deneysel diyabet çalışmalarında bazı diyabetik ilaçların kanser sıklığında azalma meydana getirdiği gözlenmiştir. Örneğin çok sık kullanmakta olan metformin insulin direncini kırarak ve bu nedenle insulin gereksinimi azaltarak kanserli hücrelerin çoğalmasını gerilettiği gözlenmiştir. Bu ilaç kullanan diyabetik hastalarda pankreas, karaciğer, akciğer, kolorektal ve meme kanseri riskinin azaldığı görülmüştür. Öte yandan çok yüksek miktarda insulin kullanımının kanserli hücrelerde çoğalmaya yol açtığı ile ilgili bazı çalışmalar mevcuutur. Bu nedenle gerekli olduğu kadar insulin verilmesi önemlidir.
Şeker hastalığı ile kanser olmadan savaşmak ve durdurmak mümkün müdür?
Günümüzdeki tedaviler ile şeker hastalarında kanser riskini tamamen sıfırlamak mümkün değildir. Ancak mevcut ortak risk faktörlerin ortadan kaldırılması, dengeli ve sağlıklı beslenme ile ideal kilonun sağlanması ve düzenli kanser taramasının yapılması ile risk önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Kanser ve diyabet ilişkisi çok karmaşık ve bunun aydınlatılması önemli olacaktır. Bu iki hastalığın neden sonuç ilişkisi mi yoksa aynı risk faktörlerinden dolayı mı ortaya çıktığı ilerleyen zamanlarda yapılabilecek bilimsel çalışmalar sonucunda aydınlatılması ile tedavilerin geliştirmesi açısından önemli olacaktır.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Diyabetik hastalarda kanser tedavisi diyabetik olmayanlardan farklı değildir. Kanser tedavisi gören diyabetik hastalar kanser tedavisinde kullanılan bir takım ilaçlar konusunda dikkatli olması gerekir. Örneğin kortizon grubu yardımcı tedavi olarak kullanılan ilaçlar kan şekeri düzeyinde ciddi yükselmelere neden olmaktadır. Bu ilaç grubunu kullanmakta zorunlu diyabetik hastaların sıkı kan şekeri takibi yaptırması ve gerektiğinde doktoru gözetiminde diyabetik ilaçlarının düzenlenmesi önemlidir. Prostat kanserli hastalarda androjen baskılama tedavisi olarak adlandırılan 3 ve 6 aylık aralıklarla yapılan iğne tedavisi insulin direncine ve çeşitli metabolik bozukluklara yol açabilmektedir. Bu hastaların düzenli kan şekeri ve koleterol/trigliserit takibi yaptırması uygundur. Tamoksifen kullanan diyabetik meme kanserli hastalarda, hem tamoksifen hem de diyabetin rahim kanseri riskini artırması nedeniyle bu hasta grubunun yılda en az bir kez olmak üzere düzenli jinekolojik muayene yaptırması önemlidir.