Sağlık, en bilinen haliyle bedensel ve ruhsal olarak iyi olma halidir ve bu ikisi birbiriyle yakın ilişki halindedir. Fiziksel olarak sağlıklı olalım ki moralimizi de yüksek tutabilelim. Vücut sağlığını korumada en başta düzgün beslenme gelmektedir ve tabi ki spor. Hemen her beslenme tavsiyesi içinde besinleri düzgün ve yeterince uzun çiğneme bulunmaktadır. Bunun bize kazandırdığı iki önemli nokta bulunmakta; öncelikle iyi çiğnenmiş gıdaların hazmı çok daha rahat olur, buna ek olarak çiğneme süresini arttırmak beyne doyma sinyalleri göndererek daha az kalori almamızı sağlayacaktır. Demek ki sağlıklı beslenme ağız sağlığı ile direkt ilişkili ve birbirine etkileri yüksek.
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Diş Sağlığı bölümünden. Dt. Alper Tunga Bahat, ağız ve diş sağlığı bakımı hakkında dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgiler verdi.
Sağlıklı beslenmek ağız sağlığının ilk kuralı.
Günümüz dünyasının en sık görülen sağlık problemleri arasında diş ve dişeti hastalıklarının bulunması aslında bir sürpriz değil. İşlenmiş hazır gıdalar ve karbonhidrat temelli beslenme günlük beslenme alışkanlıklarımız içine iyice yerleşti. Bunun için öncelikle bilmemiz gereken ağız içinde kendine özgü bir bakteri florası olduğudur. Yani ağzımızda farklı türlerde ve miktarlarda mikroorganizmalar yaşamaktadır. Sağlıklı beslenen ve ağız temizliğine dikkat eden kişilerde bu bakteriler bize zarar vermeden bizimle bir arada yaşarlar. Tıpkı bağırsaklarımızdaki bakteriler gibi. Ancak basit glikoz içeren işlenmiş gıdalar (şeker, çikolata, cips, asitli ve şekerli içecekler vs.) içeren besinleri sık tükettiğimizde, ağız içinde diş çürümesine neden olan bakterilerin sayısı artacak ve diş ve dişeti hastalıkları oluşma olasılığı artacaktır.
Beslenme ve ağız sağlığı birbiriyle yakın ilişkidedir. İçinde lif oranı yüksek ve kompleks karbonhidrat içeren gıdaların tüketilmesi hem ağız sağlığı hem de bağırsak sağlığı için faydalıdır. Bu tarz beslenme dişler üzerinde oluşan bakteri plağını temizleyecek ve zararlı bakterilerin sayılarının artmasını engelleyecektir. Örnek vermek gerekir ise beyaz undan yapılmış ekmek yerine tam tahıllı undan yapılan ekmek tercih etmek gerekir. Yine bezelye, nohut, kuru fasulye gibi baklagiller, elma ayva gibi lifli meyveler ve bol sebze günlük diyetimizde tercih etmemiz gereken gıdalardandır. Kuruyemişlerin içerdikleri yüksek lif sayesinde ağız sağlığımıza faydaları yüksektir. Özellikle kış aylarında yüksek c vitamini içeren portakal, mandalina gibi meyveler dişeti sağlığını arttıracaktır.
Ağız içinden vücuda giren bakteriler, vücudun başka bölgelerinde enfeksiyonlara sebep olabilmektedir.
Diş çürükleri ve sağlıksız dişetlerinin yaratacağı başlıca problemler dişeti kanamaları, kötü ağız kokusu, düzgün çiğneyememeye bağlı sindirim problemleridir. Ancak dişeti sağlığı bozulmuş, yaygın diş çürükleri bulunan kişilerde dişeti bariyerinden veya dişin kanallarından vücut içine bakteri girişinde artma gözlenmektedir. Özellikle savunma sistemi baskılanmış (organ nakli olmuş, kanser tedavisi gören, kontrolsüz şeker hastalığı olan, kalp damar hastalıklarına sahip) kişilerde ağız sağlığı daha çok önem arz etmektedir. Ağız içinden vücuda giren bakteriler, vücudun başka bölgelerinde enfeksiyonlara sebep olabilmektedir. Bir şekilde savunma sistemi zayıflamış kişilerde bu enfeksiyonlar ciddi komplikasyonlara sebep olabilmektedir. Bağışıklığın baskılanacağı veya belirli süreler içinde diş tedavilerinin riskli olacağı kişilerde oral muayenelerin yapılıp riskli dişlerin tedavilerinin önceden yapılması önerilmektedir.
Dişlerin fonksiyonel görevlerinin haricinde estetik ve konuşma üzerini de etkileri mevcuttur. Bazı seslerin çıkarılmasında ön dişlerin eksikliğinde zorluk yaşanabilmektedir. Ön dişlerin eksikliklerinde veya dişeti iltihabı bulunan kişilerde estetik sorunlar iş veya sosyal ortamlarda sorun teşkil edebilmektedir. Günümüz pandemi koşullarında maske kullanımı bu duruma bir nebze fayda sağlamış olsa da estetik problemler insanların psikolojilerini olumsuz etkilemektedir. Pandemi demişken, özellikle Covid hastalarında klorheksidinli gargaraların, hastalığı başkalarına bulaştırma riskini azalttığı düşünülmektedir.
Ağızda görülen bazı durumlar altta yatan başka hastalıkların habercisi olabilir.
Dişetinde görülen kanamalar eğer diş taşı yoksa pıhtılaşma ile ilgili problemlere işaret ediyor olabilir. Sık tekrarlayan oral aftlar vitamin eksiklikleri nedeniyle olabileceği gibi nadir de olsa immün bazı hastalıkların da sonucu olarak da ortaya çıkabilmektedir. Özellikle dilin yan yüzeylerinde uzun süreden beri bulunan ağrısız yaralar altta yatan başka hastalıklara işaret ediyor olabilir. Son olarak ağız kokusu belki de mide, akciğer enfeksiyonları ya da sinüzit gibi Oral Kavite’ye komşu başka organlar nedeniyle görülebilir.
Yeterli ağız bakımı için 2x2 kuralını unutmayalım. Günde iki kere iki dakika boyunca diş fırçalamalıyız. Özellikle gece yatmadan önce dişleri bütün yüzeylerini temizleyecek biçimde fırçalamalı, dişetlerine dairesel masaj yaparak kan akımını arttırmalıyız. Ancak diş fırçası ne kadar fırçalasak dahi diş aralarını temizlemekte yeterli olmaz. Bunu sağlamak için diş ipi kullanılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra ara yüz fırçaları, ağız duşları ile ara yüz temizliğine alternatif çözümler sağlayabiliriz. Son olarak dil temizleyiciler ve gargaralar sayesinde ağızdaki bakteri sayısını azaltabiliriz.
Bu yazılanların ışığında ağız sağlığımızı nedeni ne olursa olsun ihmal etmeyelim. Düzenli olarak senede en az bir kez diş hekimimizi ziyaret edelim. Problemlerin büyümeden önüne geçelim. Sağlıkla kalın...